“EMEKLİ AMİRALLERDEN DEĞİL SARIKLI AMİRALLERDEN KORKACAKSINIZ”

SİYASET 06.04.2021 - 20:33, Güncelleme: 30.03.2022 - 17:14
 

“EMEKLİ AMİRALLERDEN DEĞİL SARIKLI AMİRALLERDEN KORKACAKSINIZ”

Öztrak, emekli amirallerin yaptığı açıklamanın Erdoğan Şahsım Hükümeti tarafından, yeni bir darbe mağduru oyununun perdesini açmak için kullanıldığını belirtti
Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin zulmüyle milleti nefessiz bıraktığını ifade eden Öztrak, açıklanan Mart ayı enflasyon rakamlarının makyajlı rakamlarla bile durumun felaket olduğunu gösterdiğini belirtti. Yıllık yüzde 16’nın üzerine çıkan enflasyonla Türkiye’nin dünyada enflasyonu en yüksek 14. Ülke olduğunu kaydeden Öztrak, “Aynı ligde bulunduğumuz ülkeler Nijerya, Etiyopya, Haiti. Erdoğan Şahsım Hükümetinin yarattığı tablo işte bu” dedi. Öztrak, çekirdek enflasyon ve tüketici enflasyonu göstergeleri ile son dönemde TL’deki değer kaybı hesaba katıldığında önümüzdeki günlerde zam yağmurunun daha da şiddetleneceği değerlendirmesinde bulundu.  EMEKLİYE BAYRAM İKRAMİYESİNİ EN AZ 1.500 TL’YE ÇIKARACAĞIZ Gerçek enflasyonu gizleyerek emekliye hak ettiği aylığı, memura ve işçiye hak ettiği ücreti vermemenin de zulüm olduğunu söyleyen Öztrak, memura verilen yüzde 3’lük zammın enflasyon karşısında şimdiden eriyip gittiğini ifade etti. Bundan 2 yıl önce emeklilere CHP sayesinde verilen bin TL’lik bayram ikramiyesinin o günden beri arttırılmadığına dikkat çeken Öztrak, “Bayram ikramiyelerinin en az bin 500 lira olması gerekli. Ahdımız olsun, iktidara geldiğimizde hak ettiğiniz bayram ikramiyelerini yine tastamam biz size vereceğiz” diye konuştu.     BOĞULMAK İSTENEN ÜLKENİN GELECEĞİ Öztrak, basın toplantısında Boğaziçi eylemlerinde boğazı sıkılan gençlerin fotoğraflarını da göstererek, şunları söyledi: “Burada gırtlağına basılan milletin çocuklarıdır. Burada boğulmak istenen ülkemizin geleceğidir. Ülkemiz AK Parti’de büro elemanlığı kapıp, burnuna pudra şekeri çeken Saray beslemelerine mi emanet edilecek? Yoksa bugün boğazına yapıştığınız, nefesini kesmek istediğiniz, Boğaziçili gençlere mi emanet edilecek? Erdoğan’ın tercihinin ne olduğu bellidir. Erdoğan, saray beslemelerinden yana. Bu ülkenin iyi yetişmiş gençlerinin ise karşısındadır. Gençlerimiz de, onları bin bir emekle okutan aileleri de ülkemizde yaşanan çürümeyi yakinen görüyor. ‘Büro elemanı bunları yapıyorsa, büronun asıl sahipleri acaba neler yapıyor’ diyor. Ülkemizde namusuyla okuyup çalışan gençler, kendini Türkiye’nin zencisi olarak görüyorsa, ortada yüzleşmemiz gereken çok büyük bir zulüm vardır.”  BU MUDUR HAK, BU MUDUR ADALET? Borsa İstanbul yönetimine getirilen Saray çocuklarının huzur hakkına yüzde 33 zam yapılırken, ücretsiz izne 2 lira 30 kuruş zam yapılarak günlük 50 TL’ye çıkarılmasını eleştiren Öztrak, “İnsaf bunun neresinde? İzan bunun neresinde? Hiç mi Allah korkunuz kalmadı? Bu mudur hak, bu mudur adalet, bu mudur vicdan?” diye sordu. Salgında esnafa destek değil borç verildiğini, verilen kısıtlı desteğin de erken kesildiğini söyleyen Öztrak, bunun esnafa zulüm olduğunu ifade etti. Son torba yasada, çiftçi borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemenin de eksik olduğunu belirten Öztrak, çiftçinin borcunun faizsiz yapılandırılması, yapılandırma kapsamına Ziraat Bankası’na olan borçların da alınması gerektiğini anlattı.  YANGIN DA ÇIKSA, SU DA BASSA 128 MİLYAR DOLARIN HESABINI SORACAĞIZ Zulmün bir türünün de “Beytülmale sahip çıkmamak olduğunu” ifade eden Öztrak, “Milletin 128 milyar dolarını buharlaştıranlar, artlarında iz bırakmamak için anlaşılan temizlik yapmaya çalışıyor. Yakında TCMB ve Hazine arşivlerinde yangın çıkarsa veya arşivleri su basarsa hiç şaşırmayacağız. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, bu işin sorumluları, yargı önünde bu yaptıklarının hesabını mutlaka verecek. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yapacağımız ilk işlerden biri, bu 128 milyar doların hesabını sormak olacaktır” ifadelerini kullandı.      DARBE MAĞDURU OYUNUNUN PERDESİ AÇILDI Basın toplantısında hafta sonu gündeme gelen emekli amirallerin açıklamasını da değerlendiren Öztrak, sözlerine şöyle devam etti: “Açlığı, yoksulluğu, işsizliği, intiharları yani ülkedeki zulmün üstünü, darbe iddialarıyla örtme senaryosu uygulamaya kondu. Erdoğan Şahsım Hükümeti, yeni bir “darbe mağduruyum” oyununun perdesini açtı. Biz bu kabak tadı veren tiyatroyu çok izledik. Milletimiz de, Erdoğan’ın şahsım hükümetinin, sahte gündemler ve algı operasyonlarıyla, milletin gündemini çalmasından artık bıktı, gına geldi.”  BU ÜLKEDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SARAY İÇİN VAR “Erdoğan Şahsım Hükümeti, Ayasofya baş imamı şeriat istediğinde, faize ve İstanbul Sözleşmesine karşı çıktığında, buna ses çıkarmıyor. Seçim kazanmak için bölücü terör örgütü elebaşının mektubunu televizyonlarda okuttuğunda, kardeşini devlet televizyonlarına çıkarttığında, bunlara ‘İfade özgürlüğü’ diyor. Ama içlerinde aylardır ağızlarından düşürmedikleri ‘Mavi Vatan’ın müellifi olan, yine 15 Temmuz’da FETÖ örgütüyle göğüs göğse çarpışmış olan emekli amirallerin bulunduğu bir grubun yaptığı bir açıklama ‘Darbe yapmak için bir araya gelmek’ olarak yorumlanıyor. Anlaşılan bu ülkede ifade özgürlüğü, sadece saray, sarayın yandaşları ve sarayın değirmenine su taşıyanlar için var.  BU METİNDEN DARBE ÇIKARMAK HÜNER İSTER Erdoğan Şahsım Hükümeti, hafta sonu, birkaç tane emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra, darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başladı. Açıklamanın üzerinde çılgınca tepiniyor. Şablon bir retorik, kalemşörleri aracılığıyla basın yayın organlarında okunuyor, konuşuluyor. Kamu kurumlarının internet sitelerine konuyor. Tüm bu organize işler, işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin, gerçek gündemini karartmak için yapılıyor. Emekli Amirallerin yaptığı paylaşımın yöntem ve şekli, elbette eleştirilebilir. Ama bu metinden darbe çıkarmak doğrusu farklı bir hüner ister.  EMEKLİ AMİRALLERDEN DEĞİL, SARIKLI AMİRALLERDEN KORKUN Ama 15 Temmuz’u daha unutmadık… Hain darbe girişimi herkesin hafızalarında taze… “Türkiye’de ‘darbe olmasın’ istiyorsanız, Emekli Amirallerden değil, Sarıklı Amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz.” Bu ülke emekli olan, fikrini ve tecrübesini, ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, Sarayın Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Ve bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi. Şimdi Sayın Erdoğan’a soruyoruz; sizin aklınızın başınıza gelmesi için, bu ülkenin başına daha hangi felaketlerin gelmesi gerekiyor?  ERDOĞAN’IN MOKASENLİ DARBELERİ Tek adam vesayet rejiminin, düğmesine basıldıktan sonra gördük ki, millet iradesine darbe sadece asker postalıyla yapılmaz. Millet iradesi mokasenle de ayaklar altına alınır. Millet iradesine darbe, 2015’de 7 Haziran Seçim sonuçlarını tanımayarak, ardından milletin güvenlik endişelerini kaşıyıp, seçimleri tekrarlatarak da olur. Millet iradesine darbe, bir önceki seçimde, halkın yüzde 49,5'inin oyunu almış bir Başbakanı, ince bir saray darbesiyle istifaya zorlayarak da olur. Millet iradesine darbe, Tek Adam Vesayet Rejimine geçebilmek için, sarıklı darbecilerin bombaladığı Gazi Meclisi, 20 Temmuz’da OHAL ilan edip, devre dışı bırakarak da olur. Millet iradesine darbe; OHAL koşullarında Referandum yapıp, bir de üstüne mühürsüz oyları seçim devam ederken geçerli sayarak da olur. Millet iradesine darbe; 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerinde kaybettiği seçimi, mızıkçılık yaparak, yandaşı hâkimler eliyle tekrarlatmakla da olur. Millet iradesine darbe, Meclis’ten oy birliğiyle geçen bir uluslararası sözleşmeden ülkeyi tek bir imzayla çıkararak da olur. Millet iradesine darbe; TBMM’de reddedilen bir yasa teklifini, Meclis’in Kayyum Başkanına İç Tüzüğü çiğneterek, yeniden Genel Kurul’a getirterek de olur. Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiç biri, asker postalıyla yapılmamıştır. Bu darbelerin hepsi, Erdoğan’ın ayağındaki mokasenle yapılmıştır.  TAVRIMIZ NET: DARBENİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ Cumhuriyet Halk Partisi olarak darbelere karşı tavrımız son derece nettir. Bunu tarih ve millet huzurunda bir kez daha buradan ilan ediyoruz: Biz darbenin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız. Milletimizin hakkının, hukukunun her zaman yanında olacağız. Milli iradenin daima savunucusu olacağız.  İLKİ TRAJEDİ, İKİNCİSİ KOMEDİ Hegel’in şu sözlerini paylaşarak, bir bardak suda darbe fırtınası koparanları uyarmak istiyoruz. “Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. İlki trajedi olur, ikincisi ise komedi...” Milletimiz, emekli amirallerin açıklamasından, darbe çıkarma tezgâhının bir trajedi değil, komedi olduğunun elbette farkındadır. Milletimiz, Erdoğan Şahsım Hükümetinin darbe simsarlığından artık bıkmıştır. Yaşanan komedi, sadece Şahsım Hükümetinin çaresizliğinin koltuğunu korumak için, yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir. MONTRÖ TARTIŞMALARINA GÖZDAĞI Bu aynı zamanda, Meclis’in Kayyum Başkanının önce ifşa ettiği, bizim şiddetle karşı çıktığımız Montrö tartışmasında, “Montrö Sözleşmesi’nden çıkılmasın” diyenlere bir gözdağıdır. Kanal İstanbul üzerinden okyanus ötesine göz kırpmaktır. Bu oyuncular koltukları için bu ülkenin bekasını ve toprak bütünlüğünü tartışmaya açmak isteyebilir. Ama milletimiz buna izin vermeyecektir. Milletimiz herkesi yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla görüyor. Herkesin notunu veriyor. Milletimiz sandığın daha fazla gecikmeden, önüne gelmesini istiyor. Sandık önüne geldiğinde de gereğini yapacak. Bu kibirli kadroları, kendini beğenmiş kadroları evlerine gönderecek.
Öztrak, emekli amirallerin yaptığı açıklamanın Erdoğan Şahsım Hükümeti tarafından, yeni bir darbe mağduru oyununun perdesini açmak için kullanıldığını belirtti

Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin zulmüyle milleti nefessiz bıraktığını ifade eden Öztrak, açıklanan Mart ayı enflasyon rakamlarının makyajlı rakamlarla bile durumun felaket olduğunu gösterdiğini belirtti. Yıllık yüzde 16’nın üzerine çıkan enflasyonla Türkiye’nin dünyada enflasyonu en yüksek 14. Ülke olduğunu kaydeden Öztrak, “Aynı ligde bulunduğumuz ülkeler Nijerya, Etiyopya, Haiti. Erdoğan Şahsım Hükümetinin yarattığı tablo işte bu” dedi. Öztrak, çekirdek enflasyon ve tüketici enflasyonu göstergeleri ile son dönemde TL’deki değer kaybı hesaba katıldığında önümüzdeki günlerde zam yağmurunun daha da şiddetleneceği değerlendirmesinde bulundu. 

EMEKLİYE BAYRAM İKRAMİYESİNİ EN AZ 1.500 TL’YE ÇIKARACAĞIZ

Gerçek enflasyonu gizleyerek emekliye hak ettiği aylığı, memura ve işçiye hak ettiği ücreti vermemenin de zulüm olduğunu söyleyen Öztrak, memura verilen yüzde 3’lük zammın enflasyon karşısında şimdiden eriyip gittiğini ifade etti. Bundan 2 yıl önce emeklilere CHP sayesinde verilen bin TL’lik bayram ikramiyesinin o günden beri arttırılmadığına dikkat çeken Öztrak, “Bayram ikramiyelerinin en az bin 500 lira olması gerekli. Ahdımız olsun, iktidara geldiğimizde hak ettiğiniz bayram ikramiyelerini yine tastamam biz size vereceğiz” diye konuştu.    

BOĞULMAK İSTENEN ÜLKENİN GELECEĞİ

Öztrak, basın toplantısında Boğaziçi eylemlerinde boğazı sıkılan gençlerin fotoğraflarını da göstererek, şunları söyledi:

“Burada gırtlağına basılan milletin çocuklarıdır. Burada boğulmak istenen ülkemizin geleceğidir. Ülkemiz AK Parti’de büro elemanlığı kapıp, burnuna pudra şekeri çeken Saray beslemelerine mi emanet edilecek? Yoksa bugün boğazına yapıştığınız, nefesini kesmek istediğiniz, Boğaziçili gençlere mi emanet edilecek? Erdoğan’ın tercihinin ne olduğu bellidir. Erdoğan, saray beslemelerinden yana. Bu ülkenin iyi yetişmiş gençlerinin ise karşısındadır. Gençlerimiz de, onları bin bir emekle okutan aileleri de ülkemizde yaşanan çürümeyi yakinen görüyor. ‘Büro elemanı bunları yapıyorsa, büronun asıl sahipleri acaba neler yapıyor’ diyor. Ülkemizde namusuyla okuyup çalışan gençler, kendini Türkiye’nin zencisi olarak görüyorsa, ortada yüzleşmemiz gereken çok büyük bir zulüm vardır.” 

BU MUDUR HAK, BU MUDUR ADALET?

Borsa İstanbul yönetimine getirilen Saray çocuklarının huzur hakkına yüzde 33 zam yapılırken, ücretsiz izne 2 lira 30 kuruş zam yapılarak günlük 50 TL’ye çıkarılmasını eleştiren Öztrak, “İnsaf bunun neresinde? İzan bunun neresinde? Hiç mi Allah korkunuz kalmadı? Bu mudur hak, bu mudur adalet, bu mudur vicdan?” diye sordu. Salgında esnafa destek değil borç verildiğini, verilen kısıtlı desteğin de erken kesildiğini söyleyen Öztrak, bunun esnafa zulüm olduğunu ifade etti. Son torba yasada, çiftçi borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemenin de eksik olduğunu belirten Öztrak, çiftçinin borcunun faizsiz yapılandırılması, yapılandırma kapsamına Ziraat Bankası’na olan borçların da alınması gerektiğini anlattı. 

YANGIN DA ÇIKSA, SU DA BASSA 128 MİLYAR DOLARIN HESABINI SORACAĞIZ

Zulmün bir türünün de “Beytülmale sahip çıkmamak olduğunu” ifade eden Öztrak, “Milletin 128 milyar dolarını buharlaştıranlar, artlarında iz bırakmamak için anlaşılan temizlik yapmaya çalışıyor. Yakında TCMB ve Hazine arşivlerinde yangın çıkarsa veya arşivleri su basarsa hiç şaşırmayacağız. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, bu işin sorumluları, yargı önünde bu yaptıklarının hesabını mutlaka verecek. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında yapacağımız ilk işlerden biri, bu 128 milyar doların hesabını sormak olacaktır” ifadelerini kullandı.     

DARBE MAĞDURU OYUNUNUN PERDESİ AÇILDI

Basın toplantısında hafta sonu gündeme gelen emekli amirallerin açıklamasını da değerlendiren Öztrak, sözlerine şöyle devam etti:

“Açlığı, yoksulluğu, işsizliği, intiharları yani ülkedeki zulmün üstünü, darbe iddialarıyla örtme senaryosu uygulamaya kondu. Erdoğan Şahsım Hükümeti, yeni bir “darbe mağduruyum” oyununun perdesini açtı. Biz bu kabak tadı veren tiyatroyu çok izledik. Milletimiz de, Erdoğan’ın şahsım hükümetinin, sahte gündemler ve algı operasyonlarıyla, milletin gündemini çalmasından artık bıktı, gına geldi.” 

BU ÜLKEDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SARAY İÇİN VAR

“Erdoğan Şahsım Hükümeti, Ayasofya baş imamı şeriat istediğinde, faize ve İstanbul Sözleşmesine karşı çıktığında, buna ses çıkarmıyor. Seçim kazanmak için bölücü terör örgütü elebaşının mektubunu televizyonlarda okuttuğunda, kardeşini devlet televizyonlarına çıkarttığında, bunlara ‘İfade özgürlüğü’ diyor. Ama içlerinde aylardır ağızlarından düşürmedikleri ‘Mavi Vatan’ın müellifi olan, yine 15 Temmuz’da FETÖ örgütüyle göğüs göğse çarpışmış olan emekli amirallerin bulunduğu bir grubun yaptığı bir açıklama ‘Darbe yapmak için bir araya gelmek’ olarak yorumlanıyor. Anlaşılan bu ülkede ifade özgürlüğü, sadece saray, sarayın yandaşları ve sarayın değirmenine su taşıyanlar için var. 

BU METİNDEN DARBE ÇIKARMAK HÜNER İSTER

Erdoğan Şahsım Hükümeti, hafta sonu, birkaç tane emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra, darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başladı. Açıklamanın üzerinde çılgınca tepiniyor. Şablon bir retorik, kalemşörleri aracılığıyla basın yayın organlarında okunuyor, konuşuluyor. Kamu kurumlarının internet sitelerine konuyor. Tüm bu organize işler, işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin, gerçek gündemini karartmak için yapılıyor. Emekli Amirallerin yaptığı paylaşımın yöntem ve şekli, elbette eleştirilebilir. Ama bu metinden darbe çıkarmak doğrusu farklı bir hüner ister. 

EMEKLİ AMİRALLERDEN DEĞİL, SARIKLI AMİRALLERDEN KORKUN

Ama 15 Temmuz’u daha unutmadık… Hain darbe girişimi herkesin hafızalarında taze… “Türkiye’de ‘darbe olmasın’ istiyorsanız, Emekli Amirallerden değil, Sarıklı Amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz.” Bu ülke emekli olan, fikrini ve tecrübesini, ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, Sarayın Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Ve bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi. Şimdi Sayın Erdoğan’a soruyoruz; sizin aklınızın başınıza gelmesi için, bu ülkenin başına daha hangi felaketlerin gelmesi gerekiyor? 

ERDOĞAN’IN MOKASENLİ DARBELERİ

Tek adam vesayet rejiminin, düğmesine basıldıktan sonra gördük ki, millet iradesine darbe sadece asker postalıyla yapılmaz. Millet iradesi mokasenle de ayaklar altına alınır. Millet iradesine darbe, 2015’de 7 Haziran Seçim sonuçlarını tanımayarak, ardından milletin güvenlik endişelerini kaşıyıp, seçimleri tekrarlatarak da olur. Millet iradesine darbe, bir önceki seçimde, halkın yüzde 49,5'inin oyunu almış bir Başbakanı, ince bir saray darbesiyle istifaya zorlayarak da olur. Millet iradesine darbe, Tek Adam Vesayet Rejimine geçebilmek için, sarıklı darbecilerin bombaladığı Gazi Meclisi, 20 Temmuz’da OHAL ilan edip, devre dışı bırakarak da olur. Millet iradesine darbe; OHAL koşullarında Referandum yapıp, bir de üstüne mühürsüz oyları seçim devam ederken geçerli sayarak da olur. Millet iradesine darbe; 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerinde kaybettiği seçimi, mızıkçılık yaparak, yandaşı hâkimler eliyle tekrarlatmakla da olur. Millet iradesine darbe, Meclis’ten oy birliğiyle geçen bir uluslararası sözleşmeden ülkeyi tek bir imzayla çıkararak da olur. Millet iradesine darbe; TBMM’de reddedilen bir yasa teklifini, Meclis’in Kayyum Başkanına İç Tüzüğü çiğneterek, yeniden Genel Kurul’a getirterek de olur. Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiç biri, asker postalıyla yapılmamıştır. Bu darbelerin hepsi, Erdoğan’ın ayağındaki mokasenle yapılmıştır. 

TAVRIMIZ NET: DARBENİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ

Cumhuriyet Halk Partisi olarak darbelere karşı tavrımız son derece nettir. Bunu tarih ve millet huzurunda bir kez daha buradan ilan ediyoruz: Biz darbenin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız. Milletimizin hakkının, hukukunun her zaman yanında olacağız. Milli iradenin daima savunucusu olacağız. 

İLKİ TRAJEDİ, İKİNCİSİ KOMEDİ

Hegel’in şu sözlerini paylaşarak, bir bardak suda darbe fırtınası koparanları uyarmak istiyoruz. “Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. İlki trajedi olur, ikincisi ise komedi...” Milletimiz, emekli amirallerin açıklamasından, darbe çıkarma tezgâhının bir trajedi değil, komedi olduğunun elbette farkındadır. Milletimiz, Erdoğan Şahsım Hükümetinin darbe simsarlığından artık bıkmıştır. Yaşanan komedi, sadece Şahsım Hükümetinin çaresizliğinin koltuğunu korumak için, yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir.

MONTRÖ TARTIŞMALARINA GÖZDAĞI

Bu aynı zamanda, Meclis’in Kayyum Başkanının önce ifşa ettiği, bizim şiddetle karşı çıktığımız Montrö tartışmasında, “Montrö Sözleşmesi’nden çıkılmasın” diyenlere bir gözdağıdır. Kanal İstanbul üzerinden okyanus ötesine göz kırpmaktır. Bu oyuncular koltukları için bu ülkenin bekasını ve toprak bütünlüğünü tartışmaya açmak isteyebilir. Ama milletimiz buna izin vermeyecektir. Milletimiz herkesi yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla görüyor. Herkesin notunu veriyor. Milletimiz sandığın daha fazla gecikmeden, önüne gelmesini istiyor. Sandık önüne geldiğinde de gereğini yapacak. Bu kibirli kadroları, kendini beğenmiş kadroları evlerine gönderecek.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve tekirdaginsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.